Çok komplike yaşıyoruz be kızlar. Çok fazla karpuz taşımaya çalışıyoruz koltuklarımızda. Ki bizim omuzlar geniş, koltukaltları 3+1 salon salomanje ama, yine de çok.
Sabah yüzmeye, öğle arası pilatese, akşam pole'a geliyoruz ya... Arada çocuk bakıyor, arada sunum yapıyor, arada karabuğday unundan şekersiz yumurtasız kurabiye yapıyoruz ya... Buna takati yeten çok kişi tanıyorum ve ayakta alkışlıyorum. Ben öyle değilim. Ve benim gibi pek çok kişinin de hayatı istemeden kendine zindan ettiğini, sonra her kaçırılan dersin, her kabarmayan kekin, yetişmeyen sunumun hayatlarının üstüne kabus gibi çöktüğünü görüyorum.
- evet, 150 öğrencili bir okulda kadınları bayağı tanımaya başlıyorum. -
Halbuki daha basit olmalı hayat. Haftada bir gün ayırmak çok zor geliyorsa o yeni hobiye - elim varmadan yazıyorum, pole'a bile - belki de hayat o hobi olmadan daha iyi olacak senin için. Uç uca, bir kahve molası olmadan ekleniyorsa planlar gün içinde, çok fazla plan yapıyor olabilir misin? Bu yazı benden 6 ay full paket pole'a başlayıp paketlerini yakanlara gelsin.
Önceliklendir!
2015'e kadar 10 yıl kadar her sene çello çalmaya başlayıp bıraktım. Coursera'da hemen her hafta yeni ders açıp deadlineların geçişimi hüzünle izliyorum. Yapacak bir şey yok, bazı şeyler sürdürülemiyor. Motivasyon eksik, zaman yetersiz. Çok da şaapma o zaman ya. Sürdüremiyorsan belki de sürdürmek istemiyorsundur. Belki daha sonra daha iyi bir zaman gelecek istikrarlı bir biçimde çalışman için. Koşullar değişecek, sen değişeceksin. O zaman tekrar dene. Ama olmuyorsa da kendine zulüm etme.
Sakin ol şampiyon
Pole'a başlarken gün aşırı gelmek istiyorum, haftada 5 ders almak istiyorum diyenlere, müthiş bir işletmecilik hatası olarak, çok da öyle şaapmayalım bence diyorum. Önce bir gelebiliyor musun ona bak. Sonra antrenman ekleyebiliyor musun, iki güne çıkarabiliyor musun... Oluyorsa yardır. 30 günlük deve çöktüren challangelar, intensive boot camplar falan kaç kişide işe yarıyor allasen? Bir gün yaparsın, iki gün yaparsın, üçüncü günü kaçırırsın, sonra üç ve dördü birlikte yapayım dersin, canın çıkar, beş, altı, yedi yalan olur. Sonra bırakırsın zaten. Sürdürebileceğin frekansı aşmanın sana bir faydası yok. Hiçbir konuda. Rest dayi, recovery'yi geçtim, moral motivasyon açısından.
Yeniden başla
5 - 5,5 senelik pole hayatımda iki kez hayat arada girdi ve 2-3 ay antrenmansız kaldım. İkincisinde eğitmendim artık. Döndüğümde arial invertüm ve shouldermount'um gitmişti! Tabii ki kendimi yatağa atıp hüngür hüngür ağladım. Sonra göz yaşlarımı silip bir alt sınıfa yazıldım. Çünkü pole benim önceliğimdi ve bırakmayı düşünemezdim bile. Nasıl olur, nasıl geri sararım diye düşünseydim muhtemelen bugün stüdyom olmayacaktı, ben de bir yerlerde başarılı bir beyaz yakalı olup cuma akşamları bir drink alıp haftasonu kaçamağımı nereye yapsam diye... Neyse konu yanlış bir yere gidiyor :))) ne diyordum, muhtemelen pole hayatımdan tamamen çıkacaktı. Halbuki hayat uzun, bir ay, 5 ay, bir sene uzaktan bakınca hiçbir şey değil. Her zaman geri sarma hakkımız var ;)
"Basit yaşayacaksın basit,
Mesela, susayınca, su içecek kadar basit"
Sabah yüzmeye, öğle arası pilatese, akşam pole'a geliyoruz ya... Arada çocuk bakıyor, arada sunum yapıyor, arada karabuğday unundan şekersiz yumurtasız kurabiye yapıyoruz ya... Buna takati yeten çok kişi tanıyorum ve ayakta alkışlıyorum. Ben öyle değilim. Ve benim gibi pek çok kişinin de hayatı istemeden kendine zindan ettiğini, sonra her kaçırılan dersin, her kabarmayan kekin, yetişmeyen sunumun hayatlarının üstüne kabus gibi çöktüğünü görüyorum.
- evet, 150 öğrencili bir okulda kadınları bayağı tanımaya başlıyorum. -
Halbuki daha basit olmalı hayat. Haftada bir gün ayırmak çok zor geliyorsa o yeni hobiye - elim varmadan yazıyorum, pole'a bile - belki de hayat o hobi olmadan daha iyi olacak senin için. Uç uca, bir kahve molası olmadan ekleniyorsa planlar gün içinde, çok fazla plan yapıyor olabilir misin? Bu yazı benden 6 ay full paket pole'a başlayıp paketlerini yakanlara gelsin.
Önceliklendir!
2015'e kadar 10 yıl kadar her sene çello çalmaya başlayıp bıraktım. Coursera'da hemen her hafta yeni ders açıp deadlineların geçişimi hüzünle izliyorum. Yapacak bir şey yok, bazı şeyler sürdürülemiyor. Motivasyon eksik, zaman yetersiz. Çok da şaapma o zaman ya. Sürdüremiyorsan belki de sürdürmek istemiyorsundur. Belki daha sonra daha iyi bir zaman gelecek istikrarlı bir biçimde çalışman için. Koşullar değişecek, sen değişeceksin. O zaman tekrar dene. Ama olmuyorsa da kendine zulüm etme.
Sakin ol şampiyon
Pole'a başlarken gün aşırı gelmek istiyorum, haftada 5 ders almak istiyorum diyenlere, müthiş bir işletmecilik hatası olarak, çok da öyle şaapmayalım bence diyorum. Önce bir gelebiliyor musun ona bak. Sonra antrenman ekleyebiliyor musun, iki güne çıkarabiliyor musun... Oluyorsa yardır. 30 günlük deve çöktüren challangelar, intensive boot camplar falan kaç kişide işe yarıyor allasen? Bir gün yaparsın, iki gün yaparsın, üçüncü günü kaçırırsın, sonra üç ve dördü birlikte yapayım dersin, canın çıkar, beş, altı, yedi yalan olur. Sonra bırakırsın zaten. Sürdürebileceğin frekansı aşmanın sana bir faydası yok. Hiçbir konuda. Rest dayi, recovery'yi geçtim, moral motivasyon açısından.
Yeniden başla
5 - 5,5 senelik pole hayatımda iki kez hayat arada girdi ve 2-3 ay antrenmansız kaldım. İkincisinde eğitmendim artık. Döndüğümde arial invertüm ve shouldermount'um gitmişti! Tabii ki kendimi yatağa atıp hüngür hüngür ağladım. Sonra göz yaşlarımı silip bir alt sınıfa yazıldım. Çünkü pole benim önceliğimdi ve bırakmayı düşünemezdim bile. Nasıl olur, nasıl geri sararım diye düşünseydim muhtemelen bugün stüdyom olmayacaktı, ben de bir yerlerde başarılı bir beyaz yakalı olup cuma akşamları bir drink alıp haftasonu kaçamağımı nereye yapsam diye... Neyse konu yanlış bir yere gidiyor :))) ne diyordum, muhtemelen pole hayatımdan tamamen çıkacaktı. Halbuki hayat uzun, bir ay, 5 ay, bir sene uzaktan bakınca hiçbir şey değil. Her zaman geri sarma hakkımız var ;)
"Basit yaşayacaksın basit,
Mesela, susayınca, su içecek kadar basit"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder