Baştan diyeyim, bu bir ahkam değil, sesli düşünme yazısı olacak.
4 Haziran 2023 Pazar
Feminist hareketin bir parçası olarak pole’u yeniden düşünüyorum. Öyleyse varım.
15 Ağustos 2022 Pazartesi
ATLETİK BİR DÜNYADA YAŞLANMAK
Pandeminin başladığı sıralarda Türk pole’u ilk on yılını tamamladı. İlk kuşak polecular birbiri ardına duvarlarındaki ikinci beşliğin üzerine çentik atıyor. Görece geç başlanan bir branş olduğundan bu durum dansçı için otuzlarının sonu, kırklarının ortası gibi bir yerlere tekabül ediyor. Diğer bir deyişle alışılagelmiş atletik hayatta emeklilik yaşı.
28 Ağustos 2021 Cumartesi
SİNDİRELLA MI OLACAĞIDIK?
12 Mayıs 2021 Çarşamba
Covid poleculuğundan öğrenilenler -1 : düşersek tutanımız yok!
-önce girizgah: neden senede bir yazıyorsun, şimdi yazmak nereden çıktı? - istersen atla burayı
Bu blogun bu kadar okunuyor olmasına inanamıyorum dostlar! Sık sık instagramdan "cehenneme direk'i okudum seni buldum / pole'a başladım" gibisinden mesajlar alıyorum. Yazıların kaçar kez okunduğunu görünce, hem de hala bu kadar niş bir konu için, hem şaşırdım, hem de hoşuma gitti.
Hep yazmaya devam edeyim diyorum ama elim gitmiyor. Bu konulara detaylı girmek var aklımda ve bugünün konusu değil ama yine de kısaca değineyim.
1. Burası pole'u kendi için deneyimleyen ve sürekli şaşıran Özge'nin sesinin olduğu yer. Benim sesimse yıllar içerisinde kurumsallaştı ve otantikliğinden uzaklaştı. Süssüz söylemek gerekirse bilmiş bilmiş konuşan birine dönüştüm ve burada bilmiş bilmiş konuşmak istemiyorum :)
2. İşletmecilik maalesef beni biraz pole'dan soğuttu. Acı ama gerçek!
3. Blogun şifresini unutmuşum yeaa.
Velhasıl kelam, yine niyetliyim: Polenroll.com 'un blogunda bir nebze daha resmi tonda yazarken, burada gönlümce at koşturmaya. Bakalım, olacak mı? :)
-girizgah bitti-
Ey sen, bu yazıyı yıllar sonra okuyacak gelişmiş, medeni ve barışçıl yeni insan, tarih kitaplarında okumuşsundur ama 1,5 senedir covid-19 diye bir virüs ağzımıza ediyür. Kucak kucağa partileyen, rönesans tablosu gibi beşer onar spota giren bizler, dirsek temasıyla selamlaşıp ev polelarımızda, ekran başında döner olduk.
1 senedir Zoom üzerinden çevrimiçi birebir ve grup pole dersleri veriyorum. Başta aşırı tedirgindim. Aşırı! Sonuçta bu matematik ya da çizim dersi değil ki aç ekranı karşılıklı çalış.
Pilates dersi bile değil bu Allahsızlar, karşında 3 metre yukarıda baş aşağı dönmüş "hangi el" diye soran bir insan evladı var!
Bizler de belli bir şekilde öğretmeyi biliyorduk neticede. Bunun büyük bir parçası da taktil yönlendirme, spotting. Elleme yani, totoyu tutma, bırakması gereken ele dokunma, bırakmaması gereken eli polea zamklama, inatla içeri kapatmaya çalıştığı bacağı zorla dışarı çekme, poza sokup kaçma:)
Spotting olmadan nasıl çalışacaktık?
Sonra olaylar gelişti. Mecbur kaldık! Bu sırada pole'a sıfırdan başlayan öğrencilerim oldu. Ya da ilk kez online sınıfta inversion (baş aşağı dönme) çalışan öğrencilerim. İlk butterflylarını, supermanlarini, laybacklerini, ilk ayeshalarını online öğrenen öğrencilerim oldu.
Ben de yeni koşullar altında öğretmeyi yeniden öğrendim bu süre zarfında.
Asıl olarak, biraz daha yavaş. Daha öncüllü. Sorumluluğu öğrenciye devrederek.
Gördüm ki, sınıfta öğrencinin sorumluluğunu olması gerekenden fazla alma eğilimindeyim. Öğrenci bana fazla güveniyor kısacası. Bu kısa vadede öğrenmeyi de kolaylaştırıyor, doğru!
Ama artık orta/uzun vadeyi karşılaştırabilecek noktaya geldiğimden görüyorum ki düşerse tutacak kimsenin olmadığını bilenler kendilerine uygun çözüm yaratma konusunda oldukça başarılılar.
Zaten olması gereken de bu: hareketin girişinde, çıkışında, ortasında kontrol sahibi olmak. Hepimiz bunu biliriz ama dünya üzerinde öğrencisini "taşımayan" bir tek pole eğitmeni yoktur, buna da kalıbımı basarım :)
Bazı öğrenciler içinse online olarak yeni beceri öğrenmek diğerlerinden daha zor. Onlar deneyimleyerek öğrenen dimağlar ve fiziksel yönlendirme onlar için alınan verinin %80'i değerinde. Yine de salmamak, stüdyoya / özel derse kavuşana kadar yeni beceri geliştirmeden eskiler üzerinden çalışmak, kondisyon ve koreografi öğrenmek de hiç yoktan iyidir.
Kendime bir gün şunu sordum: 10 yıl boyunca covid'in süreceğini bilsen bugün ne yapardın? Sonra da hep covid 10 yıl boyunca sürecekmiş gibi davrandım. Hayata bir parantez açmak, beklemek, isyan etmek, gebeşlenmek yerine durumu kabul etmek daha mantıklı geldi. Bugünün sorumluluğunu taşımak yani. Kendimizi bir şekilde ayakta tutmamız lazım. Düşersek tutacak kimse yok.
(nasıl poetik konu bağlıyorum, bu nasıl bir edebi deha! fiyuuut)
7 Ocak 2020 Salı
Sakatlık Günlerim
31 Temmuz 2019 Çarşamba
Single Fleeting Pole Kafası
Merce Cunningham
Ağustos geldi çattı. Ağustos'un yarısı yaz, yarısı kış derler. Bir yanda kapıda tıktık Eylül: okulların açılması, tatilin, miskinliğin bitmesiyle insan yeni başlangıçlar için motivasyon ve enerji doluyor. Diğer taraftan, doğa yavaş yavaş ölüyor, renkler pırıltısını ve sihrini kaybetmeye başlıyor.
Ben de uzun zamandır bu iki his arasında savrulup duruyorum. (bipolar bozukluk teşhisim de var, gönlümce savrulurum, kimse de bana karışamaz!) Bir gün enerji ve şevk doluyum. Saatlerimi stüdyoda kan ter içinde harcıyorum. Sonra her şey bir boş geliyor. Noldu şimdi başım göğe mi erdi, diyorum. Ne kaldı ki elimde?
Önce ve asıl meselemiz ölmekte olan doğaya geçelim.
Dans mesleği, ya da daha genelleyerek dans tutkusu diyelim -zira hayatını buradan kazanmasa da hayatının en ortasında, en önemli noktasında tutan çok kişi var dansı- çok şey bekliyor insandan. Sen bedenini cilalayıp parlatır, tekniğini mükemmelleştirmek, çizgilerini güzelleştirmek için saatler harcarken, içeride hücreler patır patır ölüyor. Bedenin kompozisyonu sürekli değişiyor. Bölünmez ve sonsuz bir ruh var mı bilmem, ama açık ki, öyle bir beden yok. O harika spin bir daha hiç o kadar harika olmayabilir. O harika spini alıp saklayamazsın, satamazsın, çoğaltamazsın. Daha da önemlisi, o harika spin sırasında hissettiklerini dosyalayıp kaldıramazsın ve hatta bir daha öyle hissedemeyebilirsin de.
(Dansla arasında duygusal bağ olanlarda durum böyleyken, finansal bağ olanların haline hep birlikte ağlayalım bence!)
Hal böyle olunca, hislerime tercüman olmuş Cunningham, seni harekete bağlayan yegane şey saf sevgi olmalı. Pole üzerinde, ya da point üzerinde, hareketin içinde yaşadığını hissediyorsan, sadece o biricik his için deve çöktüren antrenmanlar, ertesi gün hiçbir yerini kıpırdatamadığın dersler, provalar anlamlı oluyor.
Buna kim inanır?
Tam büyük büyük cümleler yazdım ki, üzerime kuş pisledi. Sonra da gehgeh güldü, nanik yapıp uçtu gitti. "O zaman instagramı kapatsana kerro" dedi giderken.
Sahi, öyle çok hissi ve an içerisinde meditatif kümülatif bir durumsa neden o sırada selfie kamerası açık bir telefon iki yoga bloğuna yaslanmış şekilde bana bakıyor? Hadi toplamak, saklamak istedin, geri dönüp bakmak istedin o zaman instagram bize pijlik yapıyor, taglerimizi göstermiyor diye niye üzülüyorsun?
Kadir inanır
Pardon da sevgili kuş, biz mevlevi miyiz, yogi miyiz? Pole dansçıyız la biz! Pole! Bu işin bir parçası sen saçını savurduğunda yükselen wooohooolar. Sanal woohoolar işi biraz çetrefillendiriyor ama onu ben başka yazıda yazacaktım, karıştırma şimdi kafamı.
Ne diyordum, benim pole motivasyonum ne?
Daha güçlü ve esnek bir beden mi? Hayır, benim daha güçlü ve esnek bir bedene sahip olmak için motivasyonum daha uzun süre ve daha sağlıklı pole yapabilmek. Yoksa yemişim güçlü bedeni. Adama mal taşıtıyorlar.
Zor hareketleri başarmak mı? Kısmen. Çok aşırı güç falan isteyen şeylere pek yaklaşmıyorum genel olarak hayatta zorlanmayı seven bir insan olmadığım için ama ulaşılabilir yerlerdeki daha önce yapamadığım şeyleri başarmak güzel bir tatmin duygusu veriyor ne yalan söyleyeyim.
Dışarıdan onay almak mı? Maalesef bu da kısmen doğru. Olay hiç böyle başlamamıştı, hatta çevremden gizli saklıydı o zamanlar. Ama 6 yıl içerisinde neredeyse tamamı polcu kadınlardan oluşan bir dünyam oldu. Dolayısıyla ortak alanı pekiştirmek, birliktelik ve kızkardeşlik duygusu yaratmanın bir yöntemi haline geldi pole yapmak. Ne yazık ki, bu pek sağlıklı bir şey değil bence. Pole yapamadığında, yapmak istemediğinde ne olacak? Bunu şaapmamak lazım.
Şaapmak lazım olan (ülen bi de blog yazıyorum diye geçiniyorum he, şaapmaktan kastım yani önem vermek, parlatmak, altını çizmek, üstüne basmak, etrafında çember oluşturup halay çekmek) başka bir şeyin kolay kolay veremeyeceği, adını koymaya da çok gerek olmayan, sizlerin zaten gayet iyi bildiği patlamalı çatlamalı hislerle dolu pole kafası.
Bu bahar ve yaz biraz zorlu geçti. Bilmiyorum benim içinde okula dönme zamanı ne zaman gelecek. Ama eli kulağındadır. Yaşımın, kondisyonumun ve sınırlarımın bilincinde olarak ve kendime söz verdiğim gibi istemediğim hiçbir şeyi asla yapmayarak... Hiçbir zaman yanıma kar kalmayacak ve durdukça silikleşecek o canlılık hissini ve ilk back hook spinimdeki "ehiehi" coşkusunu tekrar tekrar yaşamak için.
24 Mart 2019 Pazar
İlk Pole Dersinde Ne Yapmalı, Ne Yapmamalı?
- Vaktinde gitmeli. Vaktinde: dersten 15 dakika önce. Böylelikle kayıt işlemlerini yapacak, giyinecek ve ortama oryante olacak vaktiniz kalır.
- Kendini tanıtıp hangi ders için geldiğini söylemeli.
- Dersi bekleyen diğer öğrencilerle sohbet etmeli (onlar artık pole buddylerin!)
- Geç kalmamalı (dersin başındaki ısınmayı kaçırmamak çok önemli!)
- Erkek arkadaşınızı, kocanızı getirmemeli (çoğu pole okulunda belli saatler dışında erkek sinek yasak, emin değilseniz önceden sormakta fayda var.)
- Kimseyle konuşmadan bir kenara oturup hocanın sizi bulmasını beklememeli. Sizi birinin arkadaşı vs. zannedebilirler.
- Çekingenlik yapmamalı. (ki ben çok çekingen bir insanım, onlarca pole stüdyosunda bulundum. Dünyanın en rahat ortamlarıydı hepsi.)
- Eğitmenin direktiflerini takip etmeli. Bir şey bilmemeniz ya da yapamamanız asla canınızı sıkmasın, zaten öğrenmeye geliyorsunuz. Anlamadığınız bir şey olduğunda rahatlıkla sormalı, tekrar göstermesini ya da yardımcı olmasını istemelisiniz.
- Grup derslerinde eğitmen herkesle sırayla ilgileneceğinden sıranızı beklemelisiniz.
- Hareketlerle ilgili sorularınızı sadece eğitmene sormalısınız. Yan poleunuzdaki arkadaşınız sizden daha iyi yaptıysa da tekniğini tam anlamamış olabilir ve sizi yanlış yönlendirebilir.
- Dersten önce ve sonra eğitmenin göstereceği alkol ve havlularla poleunuzu silmeli, dersten sonra matınızı yerine kaldırmalı, su şişenizi vs. atmalısınız (lütfen J)
- Eğitmen başkasına bakarken hocccaaaaaam diye bağırmamalısınız. Az sabır!
- Instagramda gördüğünüz hareketi öğretmesini istememelisiniz. Eğitmeniniz zaten sizin seviyenize en uygun programı hazırlamıştır. İleri seviyede hedeflerinizi eğitmeninizle paylaşmanız çok güzel olur, böylelilikle sizi de daha iyi yönlendirebilir. Ama henüz erken ve muhtemelen o hareket aşırı zor!
- Eğitmen arkasını döndüğünde instagramda gördüğünüz o hareketi yapmaya çalışmayın. (e yani!)
- Arkadaşlarınıza öğretmeye çalışmayın. (Bu çok iyi niyetli ve hepimiz zaman zaman yaptık. Ama bu hem eğitmeninize karşı çok tatlı bir durum değil, hem de istemeden arkadaşınıza zarar da verebilirsiniz.)
- Fotoğraf! Evet bu konuda çok hevesli olduğunuzu biliyoruz. Ama oldukça hassas bir konu. Öncelikle eğitmenden izin almadan lütfen foto seansına geçmeyin. Dersi ne kadar aksattığını tahmin edemezsiniz. Arkadaşlarınızın kadrajda olduğu fotoğraflar asla çekmeyin, bizim ülkemizde pole fotoğrafında bulunmak maalesef bazı meslek grupları için hala işten çıkarılma sebebi! İlk derslerinizde daha çok samimi olmadığınız arkadaşlarınıza telefonu tutuşturup fotoğraf çekmelerini istemeyin, onun ders süresinden çaldığınızı unutmayın, herkes bundan memnun olmayabilir. İyisi mi önden eğitmene sorup soğuma öncesi 5 dakika izin koparmak ve o sırada telefonu sizden başka kimseyi görmeyecek bir yere koyup ön kamerayla video çekmek ve screenshot almak. Eğer sınıfınızda bu konuda hassas biri varsa, fotoğrafı antrenman saatine saklayın.
- Matınızı ortalıkta bırakıp su şişenizi, kullanılmış peçetelerinizi sağda solda unutup Leyla gibi sınıftan çıkmayın (ama lütfen! J)
- Lütfen ama lütfen demoralize olmayın. O gün gününüzde olmayabilirsiniz, hareket ilk başta zor gelebilir. Emin olun bugün değilse yarın başlangıç ve orta seviye hareketlerin hepsini yapacaksınız. (İleri seviyede biraz işler değişiyor.) Dersinizi verimli geçirin, bol bol deneyin ve hatalarınızın düzeltilmesine izin verin.