5 Eylül 2024 Perşembe

Güzellik Kalıplarına Invert Kondisyonu


Neden bazı şeyleri güzel buluyoruz?
Beğenilerimiz doğal mı, evrensel mi?

Beğenilerimiz neye hizmet ediyor?

Bakışımızı değiştirmek mümkün mü?



Geçtiğimiz günlerde Neslihan ve Şahika’nın paylaştığı fotoğraf projesi üzerine pole camiasında bir nebze odadaki fil olan bu konuda bir şeyler yazmak, daha doğrusu sorularımı sıralamak ve can dostları birlikte düşünmeye davet etmek istiyorum. Projeyi incelemek için TIK TIK.



Hemen siyaset bilimci şapkamı takıp aşırı da genelleme ve basitleştirme yapmak pahasına başa sarıyorum. Modern devlet öncesi iktidar biçimlerinde vatandaş yok tebaa var malum. Tebaanın iktidara bağlanmasında ana duygu korku. Halk önünde yapılan işkence ve infazlar, aşırı şaşaalı taht törenleri falan bu yüzden. Aydınlanma sonrası insan merkeze konduğunda artık iktidarla ilişki baskının yanı sıra kabul de gerektiriyor. Vatandaşın sistemi istemesi gerekiyor.


Adorno'ya göre ideoloji bu anlamda en önemli aygıt: ideoloji kapitalist toplumda bireylerin gerçekliğin farkına varmadan, egemen sınıfın çıkarlarına hizmet eden yanılsamalarla yönlendirilmesini sağlıyor. İdeoloji, sosyal yapılar ve kültürel formlar yoluyla bizlere sunuluyor ve gerçekliği eleştirel bir şekilde sorgulamamızı engelliyor. Adorno, özellikle kitle kültürünün, bireylerin düşünce kapasitelerini zayıflatarak pasifleştirdiğini ve eleştirel bilinç geliştirmelerini engellediğini savunuyor. 


Bu bakış açısıyla kitle kültürü ve popüler sanatın, egemen ideolojileri güçlendirdiğini ve bireyleri mevcut toplumsal düzene uyum sağlamaya yönlendirdiğini savunmak mümkün (ki zaten elimizde hazır savunulmuşu var ). Sanat, ideolojik yanılsamayı aşma potansiyeline sahip bir direniş alanı olmakla beraber ve bu özelliğinin tam tersine, evrensel uyum, güzellik, merkezilik gibi kavramlarla toplumdaki statükoyu yüceltebilir ve eleştirel düşüncenin önüne de geçebilir. Özellikle kapitalist toplumlarda, sanat tüketim odaklı bir yapıya bürünerek bireylerin sorgulayıcı kapasitelerini zayıflatabilir ve onları ideolojik birer tüketiciye dönüştürebilir. 


Siyaset bilimciyim dedim Foucault demezsem beni vururlar. Foucault iktidarın şekillenmesinde bilgi ve söylemin üzerinde duruyor. Buna göre, iktidar bedenler ve zihinler üzerinde sürekli işleyen bir mekanizmadır. Hem bireyleri gözler, hem de (bu kısmı çokomelli) bireylerin kendi kendilerini kontrol altında tutmalarını sağlar.


Dolayısıyla estetik, bireylerin kendilerini görsel ve bedensel olarak nasıl sunduklarıyla yakından ilgilidir diyebiliriz. Estetik, bireylerin toplumda nasıl disipline edildiği, bedenlerinin nasıl kontrol edildiği ve normlara nasıl uydurulduğu üzerine bir araç olabilir. Estetik anlayış, bireylerin bedensel ve zihinsel olarak toplumsal normlara uymasını sağlarken, aynı zamanda iktidarın bedenler üzerindeki görünmez kontrol mekanizmalarını açığa çıkarabilir. Yani, estetikten bahsederken, evrensel bir güzel üzerinde aklın verebileceği nesnel bir yargıdan değil (hadi büyük konuşmayayım, iyi niyetli bir çaba olarak bir rezerv bırakıp en azından sadece bu değil diyeyim) aynı zamanda bedensel ve toplumsal normlara uyum sağlayan bir birey yaratma sürecinden de bahsediyoruz. Diğer bir deyişle bedenin görsel düzenlenmesi iktidarın biyopolitik etkisinin bir uzantısı olarak kabul edilebilir. (çokomelli demiştim).


Kısacası, evrensellik/doğallık safsatası altında
pek ala inşa edilmiş olabilecek olan, güzel hissimize eleştirel bakmak, estetik algımızın sisteme yönelik bir onay ve pekiştirme olabileceğini göz önünde bulundurmak faydalı bir eser.


Pole özelinde hem sanatsal hem (kadın) bede(ni)ne yönelik estetik ile ilgileniyoruz. Geçen sene boyunca süren feminist okuma grubunda bu konuyu döne döne tartıştık. (Yanıt da bulamadık yani önden söyleyeyim çünkü öyle kolay da bir yanıtı yok.) Instagrama bir fotoğraf koyarken bizi filtreye iten güç ne? Poleda o şekilde değil de bu şekilde poz vermeyi neden seçiyorum? Bu seçimler dolaşımdaki kadın söylemini ne karar sarsıyor, ne kadar perçinliyor, yoksa sarsıyormuş gibi yaparken sağ gösterip sol mu vuruyor?


Bugünden yarına gözümüzdeki perdeyi kaldırıp yeni bir estetik üretmek hiç gerçekçi olmasa da sanatın ve estetiğin geleneksel kalıplarına meydan okumaya niyetlenmek iyi bir başlangıç. Bunun için farkındalık kazanmak, hislerimiz, düşünce ve eylemlerimizle ilgili konuşmak, tartışmak lazım. Şahika ve Neslihan’ın bu cesur projesinin camiada bu soruların önünü açacağını umuyorum.









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder