Bir harekete “sahip olmak” ne anlama gelir? Pole dansçıları arasında sıkça duyduğumuz “Benim splitim var”, “Senin splitin var mı?”, “Shoulder mountum yok”, “Invert’üm kaçmış” gibi ifadeler, hareketin sahip olunabilecek ve yitirilebilecek bir nesne olduğunu ima ediyor. Stüdyoya düzenli gidiyorsanız, geçen hafta yaptığı hareket bu hafta çıkmayınca malını mülkünü kaybetmiş gibi feryat eden polculara rastlamışsınızdır. Neyse ki yazları felsefe kampına gidiyorum da bu acının yersizliğini size Gilbert Simondon’un bireyleşme teorisiyle ispatlayarak yüreğinizi ferahlatabilirim. Çünkü dostlarım, hiçbir harekete gerçekten sahip olunamaz. Split ya da herhangi bir teknik beceri, sabit bir nesne değil, bir oluş sürecidir.

Russian splitimiz yok. Daha önce Russian split yapmışlığımız var. Ayrıca kimseye de Russian split borcumuz yok.
Nedir Bu Bireyleşme?
Harika bir şekilde anlatıyorum, dikkat buyurun:
Simondon, bireyleşmenin yalnızca insanlar için geçerli olmadığını, doğadaki fiziksel, biyolojik ve zihinsel süreçlerin tamamında ortaya çıkan temel bir ilke olduğunu savunur. Kristalleşme bu süreci anlamak için güzel bir örnektir.
Doymuş bir tuz çözeltisini düşünelim. Bu çözeltide tuz molekülleri su içinde eşit olarak dağılmıştır ve sistem “metastabil” yani yarı kararlı bir durumdadır. Ufak bir değişiklik, örneğin çözeltide bir tohum kristalin eklenmesi, bu dengeyi bozar ve kristalleşme başlar. Tuz molekülleri belirli bir düzene girerek kristal oluşturur ve sistem daha kararlı bir hale geçer. Kristalleşme tamamlanır ve sabitlenir.
Canlılar ise farklıdır. Kristaller gibi tamamen sabitlenmezler; bireyleşme süreci her zaman devam eder. Canlı bireyleşmesinde bireyöncesi fazlalık, yani henüz tam olarak belirlenmemiş potansiyeller her zaman var olur. Bu fazlalık, bireyin dönüşme ve değişme kapasitesini taşır. Bak hemen örneklendiriyorum:
Bireyleşme: İlk Performans
Bir dansçının sahneye ilk çıkışını düşünelim. Bedeninin yaptığı her hareket, o anda bireyleşen bir süreçtir. O anki performans, dansçının geçmiş antrenmanlarının, bedensel kapasitesinin, ruh halinin ve sahne atmosferinin birleşimiyle oluşur. Bu benzersiz performans, bireyleşmiş bir andır ve tam olarak aynı şekilde bir daha asla gerçekleşmez.
Bireyöncesi Fazlalık: Gizli Potansiyeller
İşte bu bireyöncesi fazlalık sayesinde dansçının bedeninde henüz gerçekleşmemiş ama her an ortaya çıkmaya hazır potansiyeller saklıdır:
- Esnekliğini artırıp bir gün full split yapabilir.
- O anda doğaçlama bir hareketle koreografiyi tamamen dönüştürebilir.
- Ya da dans stili zamanla değişip çağdaş danstan hip hop’a geçebilir.
Bu potansiyeller, dansçının gelecekteki tüm dönüşümlerine zemin sağlar.
Hareketin Varlığı Koşullu ve Geçicidir
Bir hareketi “sahip olduğumuz” bir şey gibi görürsek, onu sabit ve değişmez bir yetenek olarak değerlendiririz. Oysa hareket, kristal gibi katı bir yapı değildir; her yaptığınızda yeniden bireyleşir. Bugün yaptığınız bir split, yarın çıkmayabilir. Bu, onu hiç yapmadığınız anlamına gelmez; yapabiliyor olmanız da onu sonsuza dek “sahip olduğunuz” anlamına gelmez. Split, senin onunla kurduğun ilişkide varlık bulur. Split bir bireyleşme momentidir, metastabil bir ilişkinin gerçekliğidir. Split adeta bir Yılmaz Erdoğan şiiridir.
Sonuç Yerine…
Bugün shoulder mount yapabildin diye yarın dersi kırma. Sonsuza kadar derse gel. Öptüm, kib, bye.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder