18 Nisan 2016 Pazartesi

Eski Dostlarla Bir Fasıl Tahayyülü

Bahar başında bir cumartesi akşamı aylardır ötelenmiş buluşmayı hatırlatır telefonun. Okul arkadaşlarınla pek otantik, çok "in" bir meyhanede rakı içmeye davetlisin. Daha önceki buluşmalara pençesinde çırpındığın apansız bir gribal enfeksiyon, evini su basması, kedinin doğum yapması ve kafana meteor düşmesi nedenleriyle katılamamıştın. Bu sefer kaçarın yok. Bir haftadır aralıklı da olsa mesajlar geliyor arkadaşlarından: Kesin gel ha! Sevil'in terfisini ve Ahmet'in bebeğini de kutlayacağız. Senin şu … işleri de merak ediyoruz, delisin olm ya!

… işleri. Notları doldur okuyucu, pilates işleri, çizim işleri, pastacılık işleri.

Kısaca, büyüklerin dünyasına kabul edilmiş, aileler kuran, terfiler alan, ETS turla Avrupa'yı gezen, iki haftada bir mutlaka fasıla giden arkadaşlarının "yap ama hobi olarak yap" sınıfına koyduğu, seninse mesleğin olarak gördüğün şey.

Akşamın olası diyaloglarını aklından geçiriyorsun. Aslında bu sofralarda dikkatleri üzerine çekmeden çile doldurmak kolaydır. Sonuçta hepsinin anlatacak çok komik, çok önemli hikayeleri var. Derslerde ensesi terleyen, kırmızı yanaklı, seyrelmiş saçlı Alper yine direktörünün bütün görevlerini üstüne almak zorunda kalmıştır mesela, "hiçbir şey yapmıyor ki adam yaa". Merve'ye mobbing yapıyorlardır, Hakan müşteriye ağzının payını vermiştir. Hatta Zehraların yeni sabununun lansman projesini bile uzun uzun dinleyeceksinizdir zaten. 

Ama bir noktada birbirleriyle sidik yarıştırmaktan sıkılabilir ve dikkatlerini orada sessiz sessiz patlıcan salatasını gömmekle meşgul olan sana yöneltebilirler. Avına kilitlenmiş kartallar gibi pençelerini çıkarıp pike yaparlar o zaman üzerine: Ehuhuh ulan biz o kadar uğraşalım, sen goygoyla hayatını geçir ha! Ulan en güzelini en yapıyorsun aslında. Adam keyif adamı beyler! 

Senin işin, mesleğin iyi ihtimalle bu masada hiçbir zorluğu olmayan, gerçek hayatın sarp ve dikenli yollarından kaçmak için uydurulmuş bir oyun. 
Kötü ihtimalse, senin küçük aklın ve deneyimsizliğinle çekip çeviremeyeceğine emin oldukları, onlarla ortak olsan şahlanabilecek bir "proje". Bu noktada, kartvizitlerindeki İngilizceli ünvanların ve startbucks kahveleriyle girdikleri toplantıların onlara vermiş olduğu yetkiye dayanarak "kızım o iş öyle mi yürütülür yeaaa" diye üst perdeden konuşabilirler. Hatta ellerine kalem alıp peçetenin üzerinde nakit akışını çıkarmaya bile koyulabilirler.
Daha kötü ihtimalse, sana acıyabilirler. Başarısızlığın ete kemiğe bürünmüş hali olabilirsin gözlerinde. Alnında kocaman L yazıyor olabilir. "Sabredemedin hacıt, şimdiye supervisor olmuştun", diyebilirler. 

İçin tatsızlaştı. Daha rakının kokusunu almadan miden bulandı belli belirsiz. Düşünmeden telefonu eline alır, son bir saate 37 bildirim gelmiş whatsapp grubuna bir hamlede yazarsın. 
Ya kusura bakmayın, gıda zehirlenmesi geçirdim. Midem fena. Kolumda serumla hastanedeyim. Çok eğlenmeyin bensiz allahlesslar KIPS!



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder